Bir ağaç umudu avuçluyor bir evin ortasında. Gözü uzaklarda kalan dalların boyu, yetişmiyor geçip giden zamana. Gidiyor gitmekte olan; kimse durduramıyor ve önünü ilikliyor çaresiz kalışlara. Pencerelerin boynu bükük, camlı günlerin sıcaklığını arıyor. Bir bebeğin el izlerini aralıyor üşüyen boşluğunda. Duvarların yüzündeki sıvalar, nemli; ha döküldü ha dökülecek. Tavan, gözyaşı torbalarını kurutmaktan yorulmuş. Sakalına ak düşmüş kiremit bağırıyor: "Ey akmaktan boğulduğumda yetişen, neredesin? Gittiğin yer rahat da bu yüzden mi gelmemektesin?"
Bir ağaç büyüyor evin ortasında. Ev, konuşup teselli edemiyor çiçeklerini. Hem hangi söz, hangi lehçe geri getirebilir çekip gidenleri? Ha çekip gitmek, ha tetiği çekmek... Kalkıp bir şey söylemiyor sessiz ülkenin sahipleri. Oysa "Mezar taşları da yalan söyler." diyor Fransızlar. Yoksa onlar da mı hakikatten uzaklar? Ben ölsem, hakikat konuşsun isterdim başımda. Çamlar ve selviler bana bakıp görsün çiçeklenmeyi...
Bir ağaç "umut" diye bağırıyor evin ortasında. Hayaller soba yakmış, sesler birbirine çay koymuş ve gidenleri çağırıyor. Salonun ortasında, halıların desenini ezberleyen sükutun göğsünde toprak açıyor. Çiçek değil, ses değil, cama hohlanarak çizilen kalbin aşkı değil; ölüm bakıyor. Rutubet konuşuyor maziyle. Önceki Kadir Gecelerini hatırlıyor çatı. Kur'an sesini özlüyor, Allah aşkından dinlemek istiyor. Çaresi yok bu hastalığın diyen doktor gibi sessizleşiyor ağaç.
Bir ağaç açıyor bir evin ortasında. Saati arıyor, emekli olunca namaza başlayan dedeler gibi. Zamanla ticaret edenleri arıyor gözleri. Gaflet perdesini yıkayıp yeniden başlamak istiyor bayrama. Son nefesin sonluğu gelmeden, ütülü gömlekle yeniden başlamak istediğini söylüyor Allah'a.
Bir ağaç açıyor, gidenleri geri getirmeyen evin ortasında. Penceresine el sallıyor kabristanlık. Gülüyor ve bağırıyor zaman: "Ben değiştiririm değişecek ve yer değiştirecekleri. Ben alırım insanı, insandan." Evin boyunu aşıyor ölüm.
Bir ağaç ve bir mezar bakışıyor pencereden. Özel günlerin takvimini soruyor ziyaretçileri için. Gözler, günlerden gökyüzü...
Not: Bu deneme penceresinden kabristan görünen ve yıkık dökük evin içinde çıkan ağacın fotoğraflanmasıyla yazılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder