Bugün de çok arabalar geçti. Tozlu yolların kuması asfaltlar, yine kimseyi kimseye götürmedi. Köşede soyu tükenen ve ölümü bekleyen kavak ağacını kimse görmedi. Çatılarda göz göze geldim kuşlarla üşüdüler, titrediler gözlerimden başkası işitmedi.
İki katlı almancı evlerinden dinledim eskileri. İçindeki maziler şahit olmuş yenilenirse bir gün vefa göreceğine. Led lambalar aydınlatırsa karanlıklarda kalmayacağına. Üzülme dedim, herkes gökyüzüne yaklaşmak ister. Bulutlardan, beyazlar yağmur uzatsın ister. Mavi bulaşırsa gönlüne kuş gibi hafiflemek ister. Ancak bilmeni isterim burda vefa yoktur. Kaçtığın neyse dur ve dinle. Aydınlıklar, yabancıysa karanlıkların samimiyetine güven.
Terkedilmiş bakma gözlerime. Biraz sıvan döküldüyse, yenildiysen zamana ve artık hep yalnız hissediyorsan üzülme; bak duyuyorum seni gözlerimle. Kulağımı, ellerimi ve ayaklarımı terfi ettirdim gözlerime...
Karşıda gördüğün, açık gökyüzü gibi duran iki katlı ev de almancı. Her gün konuşurum onunla. Pencerelerine şiir okurum, üzerinde üşüdüğünü söyleyen kuşların ne istediklerini bilirim, kaysı ağacına dirilişi ben anlatırım. Takvime bakmaz, güvenir baharın geleceğine. Bunları hep gözlerimle yaparım. Gözüm dışındakiler mi? Onlar şahidim bir günün sabrına, hatrına, mükafatına.
Hâlâ üzülüyor musun? Hangi yenilik kalkıp eskiye sırt dönmüyor, yabancılaşmıyor, yabancılaştırmıyor? Bak, sen eski; ben eski. Aynı dili konuşmuyoruz bile. Bak, gördün gözlerimle geldim, oturdum yanına. Karanlıklarda, hüzünlerde ve sessizlikte buluşup oturduk diz dize. Aramızda kalsın beni de üzen meseleler var. Ama gözlerim denk gelince üzerime dünyadan azalmak teselli ediyor beni. Üzülüyorum yine de. Buğday isteyen kuşları duyan Ömerler yok. Doğrusu vardır da görmedim. "Sen ne güne duruyorsun?" deme. Gözlerimle götürdüğüm buğdayı görmüyor hiçbir kuş. Ben görünmüyorum galiba biraz da ona yanıyorum...
Böyle işte... Hepinizi duyuyorum, ziyaret ediyorum, hüznünüzü taşıyorum. Hatta sıkı ahbabız söğütünle, kiremitlerinle. Kaç kere avuç açmışlığımız var gökyüzüne. Aramızda kalsın. Yağmuru tutamayınca gözlerimizle yas tutuyoruz. Kahrolsun yağmurun yüzüne vuran asfaltlar.
Yorumlar
Yorum Gönder