Ölümü Tanıyan ve Tanıtan Gazele

    Ölümü Tanıyan ve Tanıtan Gazele;

    İçimde, yürümenin ne olduğunu bilirim. Dünyayı yürümeyi de. Dünyayı yürümenin çeşitlerini bile keşfettim. Fakat bu, uzun bir konu anlatamam. Ve şunu bilirim ki; dünyayı yürüyenler, ölümü yürüyenleri anlamaz hiçbir zaman... Ölümü yürüyen, dünyaya randevu verip kapıda bekletir. Aksini biliyorsunuz, bu yüzden bir dalınız bile yok.

    Yüreğimde, hangi sokağa sapacağımı düşünürken gördüm sizi. Tek sizi gördüm desem, yalan olur. Hayattan elini eteğini çeken diğer gazelleri de gördüm. Görmezden gelmeyi, öğrenemedim hiçbir zaman. Zaten tek kendine yabancıdır bütün gözler. Fakat aynaya baktığımı da, gözlerimden anladınız. Anlamak için dile gerek var mı? Gören bir çift gözse, o bile yeter.

    Bu aralar hayat ve ölümün tanımını yapıyorum. Ölüm, hayattan azalmaktır. Hayattan azalan herkes ölüdür. Bunu bilenler hayatı tanır. Kısaca, ölümün tanımını yapan, hayatın tanımını da yapmıştır. Ben inanıyorum ki, ölümü tanıdıkça hayatı da tanıyabiliriz. Mesela, ölüm bir süreçtir ve cenaze ile ölüm farklıdır. Cenaze, ölümün noktalanmasıdır; ölüm ise hayatın hep bir devamıdır. Hayattan silindikçe daha çok insanlaşmaktır. Bazıları bunu yapamıyor, üzülüyorum. Peygamberim de üzülürdü bilmeyene. İşte böyle, insanoğlu dünya bir kapı olsaydı, kapılardan geçirmeye çalışırdı. Oysa, ibret almak isteyene siz yetersiniz. Dün gökteydiniz, bugün yerdesiniz.

    Bugün sizi elime alıp sevmek istedim. Eski günleri hatırlamanızı istedim. Kim bilir, ağacın dalında hangi kuşlardan şarkılar dinlediniz? Hangi kuş, göç edip geldiği diyarda bir aşkını anlattı? Bazı çocuklar geldi, gölgenizde oturdu. Çocukların hatırına güneşi avuçladınız. Ama bilirim, en çok da tepeden düşmek zordur. Kimine göre bu bir terbiyedir, kimine göre ceza. Ölümden ötede yok hiçbir vefa...

    Birbirimizin yüzünü gözlerken sırtınızı sıvazladım. Ufak bir sevgide bile çıtkırıldınız, oysa sizi kıran ben değildim, dünyanın kendisiydi ve benden tanıdınız. Biliyorum, geçmişi özlüyorsunuz. Size tekrar canda veremem, fakat ait olduğunuz yere bırakıp umudu hatırlatabilirim. Size veda ederken, bendeki ümidi sorduğunuzu duyuyorum. Ben umudu, sizde gördüğüm ölümden tanıyorum.

Allah'a ısmarladık...

Yorumlar