Beni bir mahcubiyet kendine hayran bıraktı
Seni anlamış gibi yapanlar sana eziyet verirken
Kan-ter içinde kalmanın merhemidir aldırış etmemek kimseye
Ürkütmeyin duvarların yanaklarına ev yapan güvercinleri
Ya da çocukluktan kalma bir sevinç olmasın
Taşla düşürülen bir serçenin bedeni
Gözümüz kör olunca parmaklara acınan bu dünyada
Betona saplanmış bir haritayız kambur mahallelerde
Sırtımızda bir fotoğrafa bakarak geçen yılların gecikmişliği
Yanımızda kendi şüphesiyle anlaşamayan adamlar.
Kulunçlarımız tutulunca
Bardağın içine yakılan kağıtlardan umulan medet
Kim demiş uzaktan göründüğü kadar naziktir insan
Bende artık yürünecek bir yol kalmadı
Beni yeniden doğur, beni bırak yollara
Öyle çok anlattım ki hayatımı kendime
Barikatlar kurup biraz öteye geçmeme engel oldum
Kolumuz kalkmıyorsa elbet yorgunluktan değil
Kime kalkacağını şaşırmaktan
Tanışmıyoruz artık
Bir zamanlar aniden buluştuğumuz arkadaşlarla
Biraz sarhoş ediyor herkesi devlet ve ihaleler
Hâlbuki devrimcileri överek bitirirdik akşamı
Ve gençliğimizi
Demek ki yokmuş
Onların sevmeleri
Bense hep aşktan döndürdüm başını
Dünyanın.
Sevdim
Bir başımaydım
Kimse yoktu
Yaza en çok onun güneşini
Serdim.
Yorumlar
Yorum Gönder