Âleme Düşen Rahmet Cemresi: Ramazan

    Ramazan kelimesi sözlükte “günün çok sıcak olması, güneşin kum ve taşları çok ısıtması, kızgın yerde yalınayak yürüyerek ayakların yanması” anlamlarındaki ramad masdarından veya “güneşin güçlü ısısından çok fazla ısınmış yer” mânâsındaki ramdâ’ kelimesinden türemiştir. Güneş dünyayı ısıttığı gibi hayat da bedenleri ısıtmaktadır. Bedenin dünya ısısını üzerinden atması için ibadet gereklidir. Bu yüzden Ramazan bizi bir iklim gibi kuşatır. Bu iklimin sıcaklığı bedenin dünya sıcaklığına mesafe koyması için gelir. Ruhun sıcaklığı, bedenin sıcaklığına galip gelmesi için Ramazan gelir. Ruh, Ramazan'la birlikte karşı ateş tekniği kullanarak bedeni; dünyaya mesafe koyması için gafletten alıkoyar. Göz kapağı açıldığında dünya görüntüleri görülür. Ruh, bedenin gafletini ortadan kaldırdığında aşk görülür. Ramazan başta bunun için gelir.

    Ramazan bir güneş gibi doğmakla beraber ruhumuzdan bedenimize köprü kurarak bizi olgunluk mevsimine ısıtmaktadır. İnsan bu ayda merhameti kol saati gibi yanında gezdirir. 11 ay boyunca susamış ve acıkmış olan yüreğimiz; Ramazan'ın sıcaklığını hissederek kuraklığını gidermek için gözleri yollarda kalan ve sevgilisini bekleyen bir sevdalı gibi yol gözlemektedir. Beklemenin olduğu bu zaman diliminde oruç insana acıkmıştır, insan oruca. Tabiata baharı cemre getirir. Ramazan da aleme düşen rahmet cemresidir.

    Ramazan geldiğinde bedenlerin açlık hissedeceği söylenir. Ancak oruç ruhta başlayan bir rahmet yağmuruyla bedenlerdeki açlığı da ortadan kaldıracaktır. Mideyi doyurmak doygunluk hissine ulaştırmaz. Çünkü insan midenin doymasıyla beraber doygunluğa ulaşan bir varlık değildir. Ruhu doymayan hiçbir insan midesinde doygunluk hissetmez. Ramazan bunun için gelmiştir.

    Oruç kelimesi, sözlükte “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelir. İnsan aynı zamanda sadece yiyip içmekten uzak durmaz. Ruhunu ve bedenini saran oruç elbisesiyle beraber rahmet kapılarını aralar ve yeryüzünde kötülüklerden de kendini uzak tutar. Oruç elbisesi bu ayda zırh gibi insanı korumaktadır. Güzelliğe karşı sonuna kadar kapısını aralayan oruç, kötülüğe karşı surlarla çevrilmiş bir saray gibidir.

    Üstat Sezai Karakoç, bu ayı adeta bir evi baştan itibaren yapılandırmak için gelmiş bir rahmet mimarı olarak ifade ediyor. Dışarısı görünmeyen buğulu camlarla, iyiyi ve kötüyü ayırt etmeden içeri alan kapılarla, tatlı ve tuzlu suyun aynı eve aktığı çeşmelerle aynı evde yaşamak ne kadar mümkün? O sebeple rahmet kapısının aralanması ile beraber çıkıp gelen oruç mimarı bizi baştan aşağı değiştirecektir. Ancak değişim tek taraflı değildir. Bizim onu nasıl karşıladığımız da önemlidir. Bizim bu değişimi ne kadar istediğimiz de önemlidir. İyi bir başlangıç iyi bir sonun habercisidir. Bu sebeple bizim de mimarımıza sahip çıkmamız gerekir.

    Denizin bir balığı sarıp sarmaladığı, kuşattığı ve bir hayat sunduğu gibi oruç da gelmesiyle beraber bir hayat sunar. Kuşların uçması kanatlarından bilinse de anlamları gökyüzüdür. Gökyüzü olmasa yükselmesinin hiçbir anlamı yoktur. Oruç insanın gökyüzüdür. Beden onunla beraber toprağın altında kalmış tohum gibi gökyüzüne çıkarak semalarda çözülür. Bedenin ve ruhun merdivenidir oruç.   
“İnsan, sağken bile ölümle karışıktır.” -Sezai Karakoç
    Oruç, sağken bile ölümle karışık insana ölümden haber verir. Bedenin aslında ne kadar aciz olduğunu gösterir. O ruhumuzun lehçesinde konuşan bir hakikat temsilcisidir. Ölmeden evvel ölümü ancak oruçla birlikte duyarız. O bütün güzel hallerin tezahürüdür.
    Ey âleme düşen rahmet cemresi "Ramazan" hoşgeldin.
    Hoşgeldin ey rahmet mimari "Oruç."

    Kaynakça

  1. Samanyolunda Ziyafet - Sezai Karakoç 

Yorumlar